oyunlar

   
 
  vefat eden sanatcılarımız

Âşık Mahzunî Şerif Hayatı ve Şiirleri
 
  1940'ın başlarında, ileride 'Pir Sultanların' ölümsüzlüğünün en büyük kanıtlarından biri olacak Mahzuni Şerif, Afşin' in Berçenek Köyünde doğar.
1956yılında Berçeneğe gelen ilk okuldan mezun olur. Berçeneğin okulsuz yıllarında, Elbistan' ın Alembey Köyü' nde, Lütfü Efendi Medresesinde Kur 'an eğtimi almış, Eski Türkçe okumuş ve yazmıştır.
1957 yılında Mersin Astsubay Okulu' na gider. 17 yaşındayken babasının zoruyla dayısının kızı Emine ile evlenir. Bu evlilikten bir kızı olsa da Mahzuni bu evliliği bir mektupla bitirir.
1960 yılında Ankara Ordu Donatım Teknik Okulu' nu başarıyla bitirir. Başarısının gereği Kuleli Askeri Lisesi' ni aynı yıllarda hak etmesine karşılık, toplumculuğa ve halk edebiyatına gönül verdiği ve Alevi olduğu için ordudan ihraç edilir.
1961Ankara'da İtalyan asıllı Sovina (Suna) isimli bir kızla tanışır. Bu evlilikten Züleyha, Emrah, Ferhat adlı üç çocuğu olur. Bu yıldan itibaren, sevip gönül verdiği yoldan giderek, yüzlerce plak ve kaset yapar. Hakkında yazılan ve yazdığı kitaplar uluslararası edebi tartışmalara konu olur.
1971Mahzuni üçüncü eşi Fatma Hanım ı görür beğenir sever ve evlenir. Bu evliliklerinden Derya, Ali, Şeyda ve Yetiş adlı dört çocukları oldur. Aynı yılolan askeri darbeden sonra kurulan Nihat Erim hükümeti nin Deniz Gezmiş ve Arkadaşlarına kıymasına dayanamayıp 'Erim Erim Eriyesin' türküsünü patlatmasından dolayı hemen tutuklanıp dört ay cezaya çarptırılır. Tahliye olur ve yeniden tutuklanır.
1972 de Gaziantep' deki evi kundaklandı. Ozanmız' ın tüm ödülleri ve arşivinin yandığı söyleniyor.
1973yılında halkı suça teşvik etmekten tutuklanır. Ankara'da Sıkıyönetim Mahkemesi'nde yargılanır.
1962 - 1988 sürecinde defalarca saldırıya uğrar, evi yakılır, mahkemelik olur, tutuklanır, hapse atılır, dövülür, dişleri sökülür...
1989-1991yılları arasında 'Halk Ozanları Derneği' genel başkanlığını yapmıştır.1997yılının haziran ayında Almanya'da beyin kanaması geçirip, Almanya 'nın Ulm Şehrinde tedavi görür.1998yılında, 58 kaset sahibi olan Ozanımız, dünyanın yaşayan üç büyük ozanı arasında birinci sırayı aldı. Bir çok yabancı ülkede deyişleri değişik dillerde okunmuştur. Tüm türkülerinin yer aldıığı 8 kiyabı bulunan Ozanımız 'ın, Bektaşı Kültürünün ve Anadolu Ezgilerinin dünyaya tanıtılmasında önemli bir yeri vardır. 
2001 in başlarında rahatsızlanarak, kalp ve solunum yetmezliği nedeniyle, JFK Hospital'da yoğun bakım altına alındı. Mayıs ayında, günümüzün Pir Sultan'ı Aşık Mahzuni Şerif, bir kez daha ölümü yenmeyi başardı. Ve aynı yılın kasım ayında kendisine, ''Elhamdülüllah Kızılbaşım ve Laikim. Ben değil yedi sülalem kızılbaştır. Bir suç varsa oda dedemdedir! " dediği için, DGM tarafından dava açıldı. Duruşma 27. 12. 01 tarihinde DGM ' de yapıldı.
2002 Mayıs ayının 17 si Mahzuni Severler için kara bir gün: Evli, sekiz çocuk, dört torun sahibi olan Değerli Ozanımız 62 yaşında Almanyanın Köln Şehrinde hayata gözlerini yumdu. Bu acı ana kadar O, devletin düzenini yıkmak suçundan, hala yargılanıyordu.Şu an son ikamatkahı olan Hacı Bektaş Veli Külliyesi'nin yakınındaki Çilehane adı verilen bölgede huzur içinde yatıyor. 

              AŞIK VEYSEL ŞATIROGLU VE HAYATI

25 Ekim 1894'te Sivas'ın Şarkışla ilçesi Sivrialan köyünde dünyaya geldi. 21 Mart 1973'te yine Sivrialan'da yaşamını yitirdi. Çocukken çiçek hastalığı yüzünden bir gözünü, daha sonra bir kaza sonucu diğer gözünü kaybetti. Saz çalmayı öğrendi. Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, Karacaoğlan, Emrah, Dadaloğlu gibi halk ozanlarından etkilenerek türkü yorumu ve sazda ustalaştı. İki kez evlendi. 7 çocuğu oldu. Anadolu'yu kent kent dolaşıp şiirlerini sazıyla seslendirdi. Köy Enstitüleri'nde saz ve halk türküleri dersleri verdi. Ölüm nedeni akciğer kanseri. En güzel şiirlerinden bazılarını ölümünden hemen önce yazdı. Şimdi Şarkışla'da her yıl adına bir şenlik yapılır. Türkçesi yalındır. Dili ustalıkla kullanır. Tekniği gösterişsiz ve nerdeyse kusursuzdur. Yaşama sevinciyle hüzün, iyimserlikle umutsuzluk şiirlerinde iç içedir. Doğa, toplumsal olaylar, din ve siyasete ince eleştiriler yönelttiği şiirleri de var. Şiirleri, Deyişler (1944), Sazımdan Sesler (1950), Dostlar Beni Hatırlasın (1970) isimi kitaplarında toplandı. Ölümünden sonra Bütün Şiirleri (1984) adıyla eserleri tekrar yayınlandı.


Âşık Daimi/ Hayatı ve Şiirleri


Aşık Daimi 1932 yılında İstanbul'da doğdu, aslen Erzincan'ın Tercan ilçesindendir. Ali Babaoğullarından Baba Daimi, Birinci Dünya savaşı sıralarında İstanbul'a göç etmiştir. Aşık Dami'nin iki dedesi de saz şairiydi o nedenle saz çalmayı ve söylemeyi kolayca öğrendi. Bir süre sonra da kendi deyişlerini okumuştur. İstanbul'dan ayrılarak bir süre baba diyarında kalan âşık1950 yılında evlendi iki kızı ile iki oğlu dünyaya geldi. 1962 yılında bir daha dönmemek üzere İstanbul'a yerleşti.

 

TRT Genel Müdürlüğü'nce açılan sınavı kazandı. O tarihten sonra kaşeli sanatçı olarak görevini sürdürdü. Zaman zaman yurtiçi ve yurtdışında konserler verdi. 17 Nisan 1983 tarihinde aramızdan ayrıldı. En çok bilinen eserleri: Ne ağlarsın, seherde bir bağa girdim, bir seher vaktinde....... 


                                 Ali Ekber Çiçek, (d. 1935, Ulalar Köyü-Erzincan - ö. 26 Nisan 2006 İstanbul). Türk halk müziği sanatçısı.


Çiçek, babasını 1939 Erzincan depreminde yitirdi ve küçük yaşlarda rençberlik (çiftçilik) yapmaya başladı. Bu arada bağlamayı öğrendi ve cem toplantılarında kulağı Alevi deyişleri ve ezgileriyle doldu. İlkokul öğreniminden sonra maddi olanaksızlıklar sonucu öğrenimini sürdüremedi, ancak ağır yaşam şartlarına karşın müzikten hiç kopmadı.

 

Müzik aşkı ağır basınca İstanbul'a göç etti ve halk müziğinin önemli isimleriyle tanıştı. Askerden sonra TRT'nin açtığı sınavı kazanarak, Muzaffer Sarısözen döneminde TRT Ankara Radyosu'na ve Yurttan Sesler Korosu'na girdi. 35 yılı aşkın bir sürede 400'den fazla türküyü derleyerek geniş kitlelere ulaştırdı.

TRT arşivlerinde 54 kaseti bulunan Ali Ekber Çiçek'in Türkiye'deki bütün türkücüler tarafından derlemeleri söylenmektedir. 2003 yılının başlarında TRT Belgesel Programlar Müdürlüğü tarafından Ali Ekber Çiçek'in hayatını anlatan Cahilden Uzak Dur, Kemale Yakın isimli belgesel çekilmiştir.

Başta Haydar Haydar olmak üzere Türk halk müziğine bir çok unutulmaz türküarmağan eden bağlama sanatçısı ve derlemeci Ali Ekber Çiçek yakalandığı hastalıktan kurtulamayarak, 2006 yılında, 71 yaşında hayata veda etti.


Ali Özütemiz, 11 Ekim 1968’de Tokat’ın Turhal ilçesinin Erenli köyünde dünyaya geldi.

Mahzuni Şerif, Abdullah Papur, Ali Kızıltuğ, Ali Ekber Çiçek, Muhlis Akarsu, Rıza Aslandoğan, Arif Sağ, Musa Eroğlu ve Sebahat Akkiraz gibi büyük üstatları dinleyerek büyüyen, zamanın çoğunu bağlama çalarak geçiren Özütemiz, gazino ve düğün salonlarında çalışmaya başladıktan sonra saçlarının uzun ve kıvırcık olmasından dolayı "Kıvırcık Ali" olarak anılmaya başlandı.

"Gül tükendi ben tükendim", "Isırgan otu", "Üçüncü gurbet", "Geriye dönün seneler" ve "Hepimize yeter dünya" adlarıyla 5 albüm çıkaran "Kıvırcık Ali", 2 çocuk babasıydı.

Kıvırcık Alinin Albümleri

''Gül tükendi ben tükendim'', ''Isırgan otu'', ''Üçüncü gurbet'', ''Geriye dönün seneler'' ve ''Hepimize yeter dünya'' adlarıyla 5 albüm çıkardı.

Kıvırcık Alinin Dillerden düşmeyen eserleri


Kıvırcık Ali okuduğu, "Isırgan Otu", "Tükendim" ve "Gülüm" isimli eserlerle akıllarda yer yapmıştı.



Mahmut Erdal Kimdir,Mahmut Erdal Hayatı,Mahmut Erdal Biyografisi,Mahmut Erdal Eserleri

1938′de Şahin köyünde doğmuştur. Mustafa ve İsmihan’ın oğludur. Annesi "İso Ana", babası da yıldız ilmi iIe meşguI oIduğu için çevrede "Kambur Hoca", oIarak tanınmıştır. Mahmut aiIenin Tamey ve Zöhre’den sonra üçüncü çocuğudur. ÇocukIuğu sefaIetIe geçmiştir. On beş yaşında haIası Fitoz’un kızı Şirin’Ie evIenmiş; bu evIiIikten dört çocuğu oImuştur. AskerIik hizmetini Erzincan’ın Tercan iIçesinde yapmıştır.

İIkokuIda iken saza heves etmiş oIan Mahmud’un iIk sazı, SincanIı Ağa Dayı’nın yaptığı sazdır. Saz çaImada, BattaI Karababa, AIi Metin ve İsmaiI Ağa’nın büyük yardımIarını görmüştür. 1955′te Ankara’ya geIip Muzaffer Sarısözen’Ie tanışmış ve onun yönettiği Yurttan SesIer programına katıIma imkânı buImuştur. Her hafta Şemsi BeIIi’nin "Adım Adım AnadoIu" isimIi programına katıImış; orada Çamşıhı türküIeri söyIemiştir. Bu dönemde Âşık VeyseI, AIi İzzet Özkan ve Âşık Hüseyin’Ie tanışmış, onIarın takdirIerini aImıştır. 1958′de Divriği MadenIerinde işe başIamış, burada iki yıI kadar çaIışmıştır. 1963′te Ankara’ya taşınmış, Ankara’da pIakIar doIdurmuştur. 1965′ta Ankara Radyoevine girmiştir. Pek çok pIak yapmıştır. Gerek AnadoIu’da gerekse yurt dışında pek çok konser vermiştir. Sonra, bir pIak evi açmış, bir süre sonra radyoevinden ayrıIarak pIak işi iIe iIgiIenmeye başIamıştır. 1975 yıIında bir hadiseye kızdığından doIayı mesIeğinin zirvesindeyken saz çaImayı bırakmış ve 25 sene saz çaImamıştır. 1980′Ii yıIIarda İstanbuI’a göçmüş, orada ticaretIe uğraşmıştır. 1993 yıIında tekrar saza söze dönmüştür. İstanbuI’da Âşık Zevraki iIe karşıIaşmasından sonra, sanat yoIunda yeni arayışIar içinde oImuştur.

GeneIIikIe sosyaI yaraIar ve buna bağIı oIarak öğüt niteIiğinde şiirIer yazmıştır. ŞiirIerinde mahIas oIarak adını ve soyadını birIikte kuIIanmıştır. Çamşıhı yöresi ezgiIerinin yayıImasında büyük oranda roIü oImuştur. FIash TV’de âşıkIarIa ve türküIerIe iIgiIi oIarak haftaIık program yapmıştır. Sanat dönemi iki cephede eIe aIınabiIir: Yirmi beş yaşına kadar oIan iIk dönem, eIIi beş yaşından sonraki ikinci dönem. Birinci dönemde daha ziyade aşk ve sevgi konuIarında şiir yazmıştır. İkinci dönemde ise AIevi düşüncesini, IaikIiği ve sosyaI yaraIarı yansıtan şiirIer ortaya koymuştur.

TopIam oIarak 52 adet 45′Iik pIak, on beşten fazIa kaset çıkarmıştır. Okuduğu türküIer içinde kendi parçaIarının yanı sıra Âşık AIi Ertekin’in şiirIerine ağırIık vermiştir. HaIk müziği repertuarına pek çok türkü kazandırmıştır. Yine DertIi DertIi İniIiyorsun (1995). Bir Ozanın KaIeminden (1999) adIarında iki kitabını yayımIadı.*

* Kaynakça : Mahmut ERDAL, Yine DertIi DertIi İniIiyorsun, Ankara, 1995, s. 12-14. / Mahmut ERDAL, Bir Ozanın KaIeminden, İstanbuI, 1999. / Hüseyin Gazi METİN, AIeviIikte Cem, Ankara 1997, s. 408-410.

Yrd. Doç. Dr. Doğan Kaya
Çamşık OzanIarı
Çamşık Hüseyin AbdaI Derneği YayınIarı

Mahmut ErdaI, 7 Temmuz 2010 tarihinde aramızdan ayrıIdı.
 

EserIerinden bazıIarı:

HAYALİN KARŞIMDA

HayaIin karşımda her an her zaman
SiImedin gönIümden kareIerini
Eğer senden bana fayda yok ise
Arayım derdimin çareIerini

HasretinIe sinem dağIar gezerim
KaraIar giyinip bağIar gezerim
SöyIeyip derdimi ağIar gezerim
Sen açtın sinemin yareIerini

GönüI deryasında yekenim battı
DaIga vura vura karaya attı
http://www.eceerken.net/mahmut-erdal-kimdirmahmut-erdal-hayatimahmut-erdal-biyografisi
KirpikIerin oku tarumar etti
Virane gönIümün pareIerini

Mahmut ErdaI destan oIdum diIIerde
Haber bekIedim esen yeIIerde
KuIağım haberde gözüm yoIIarda
Uzattın hasretIik araIarını


BEKLERİM SELÂMIN

BekIerim seIâmın seher zamanı
IIgıt ıIgıt esen yeI iIe gönder
EngeI oIur ise dağIar dumanı
MektupIa geç kaIır teI iIe gönder

Aşk ateşi güI sinende coşarsa
Firkat geIir eIâ gözIer yaşarsa
Irmak kenarına yoIun düşerse
Bırak boz buIanık seI iIe gönder

SeIviye benzersin daIIar içinde
Herkes seni söyIer diIIer içinde
Eğer doIaşırsan güIIer içinde
Kopar yaprağını daI iIe gönder

AteşIere yakma Mahmut ErdaI’ı
Tükendi takatı kaImadı haIi
KuIağım haberde eceerken.net gözIetme yoIu
Ağızdan ağıza diI iIe gönder

aIıntı


 

Abdullah Papur - Abdullah Papur Kimdir - Abdullah Papur Hakkında

Abdullah Papur Kimdir ?

1945-1988

Küçük yaşlarda bağlama çalmayı öğrendi. Önce aşıklık geleneğinde usta malı türküler söyleyen Papur, sonraları kendi türkülerine ağırlık verdi. Türkiye'nin birçok yerini dolaştı. 1970'li yıllardan itibaren toplumsal konulara yönelen Papur bu dalda da birçok eser verdi. DOĞUMU : 1945 yılında Divriği' de doğmuştur. Sivas-kangal'a bağlı iğdeli köyünden yetişmiş olan ozanımız küçük yaşlarda bağlama çalmayı ögrendi. Önce aşıklık geleneğinde usta malı türküler söyleyen Papur, sonraları kendi türkülerine ağırlık verdi. Türkiye'nin birçok yerini dolaştı. 1970'li yıllardan itibaren toplumsal konulara yönelen Papur bu dalda da birçok eser verdi. Fevkalede harika uzunhavalarıyla, halk muziğindeki kâmilliği herkes tarafından kabul edilmiş, anadoluda en az bir Refik Başaran ya da Mahzuni Şerif kadar tanınan, mühim mahalli ozanlarımızdandır. 1989 yılında aramızdan ayrıldı.

Torunu Yağmur Papur'un anlatımıyla:

"sizlere onu anlatmak isterim...tanıyamadım efsaneyi...malesef dinleyerek öğrendiğim bir tanecik dedemi.

1988 yılında bir trafik kazasında kaybettik dedemi,basit bir kaza değildir her ne kadar öyle yansıtılsada.amerika sömürgesine karşı yaptığı bir türküden dolayı katledilen ozanlarımızdan sadece biri..

kaza gecesi aynı arabada 2 kişi daha vardı,canını alan onu bizden koparan 2 katil...darbeyi kafasından almış ve o acıyla arabaya hakim olamayıp tarlalara doru sürüklenmiş ve devrilmiştir arabası! ! yanındaki 2 katil sapsağlam kurtulup kaçmışlardır olay yerinden! ! zaman kaybı nedeniyle kaybettik dedemi,iç kanama teşhisi koydular iki hastane değiştirip gelidiğimiz sivas hastanesinde hayatını kaybetti.
1988 dir ölüm tarihi kırkımın çıktığı zaman kaybetmişiz daha ben onu tanıyamadan,daha dizinde oturup beraber türkü söyleymeden aldılar bitanecik dedemi...ne ben doydum ona nede siz! !
biz şimdi onun canı kanı olan evladı ercan papuru dinliyoruz onun bestelerini dayım dile getiriyor artık dedemin değerlerine sazıyla sahip çıkmaya çalışıyor,bizde sahip çıkalım ozanlarımıza bir yıldız daha kayıp gitmesin gökyüzünden..."


Neşet Ertaş Hayatı, Neşet Ertaş Biyografisi

Türk Halk Müziğinin en büyük ustası, bozlak türünün üstadı Neşet Ertaş Kimdir?

Kırşehir'in Çiçekdağı ilçesine bağlı Kırtıllar köyünde doğan, ozan ve Halk Müziği sanatçımızdır. Babası saz ustası Muharrem Ertaş, annesi Döne Hanım'dır. İlkokula gittiği yıllarda önce keman, sonra da bağlama çalmayı öğrendi Babası ile birlikte yörenin düğünlerinde sazı çalıp türküler söylemeye başladı Etkilendiği tek kişinin babası olduğunu söyleyerek, "Babamla ben aynı ruhun insanlarıyız." derdi.

Neşet Ertaş, 1950'li yılların sonunda İstanbul'a gelerek ilk plağını "Neden garip garip ötersin bülbül?" adı ile babası Muharrem Ertaş'a ait bir türküyle çıkardı Halk tarafından çok beğenilen bu plağı, ardından diğer plak, kaset ve halk konserleri takip etti. Daha sonra Ankara'ya yerleşti. Burada yaşadığı hastalıklar sebebiyle kardeşinin daveti üzerine Almanya'ya gitti. Çocuklarının eğitimi ve sanat çalışmalarından dolayı uzun süre Almanya'da kalan sanatçı, 2000 yılında İstanbul'da verdiği konserle sahne hayatına döndü.

Ertaş, UNESCO'nun ''Yaşayan İnsan Hazinesi'' ilan ettiği Ertaş, Abdal müzik geleneğinin en önemli temsilcilerindendi

Neşet Ertaş, TBMM'nin ''Üstün HizmetÖdülü'' verdiği Abdal müzik geleneğinin en büyük temsilcilerindendi.

Kırşehir'in Çiçekdağ ilçesindedoğan ve Kırşehir'in Abdalları'ndan olan Ertaş, keman ve bağlama çalmayı 5-6yaşlarında öğrendi.

Annesinin vefatından sonra Orta Anadolu Türkmen/Abdal Müziği geleneğininbilinen en güçlü temsilcilerinden biri ve en büyük bozlak ustası babası MuharremErtaş ile yöredeki düğünlerde saz çalıp, türkü söylemeye başlayan Ertaş'ınetkilendiği tek kişi babası Muharrem Ertaş oldu.

Ertaş, 14 yaşında İstanbul'a giderek babasına ait ''Neden Garip GaripÖtersin Bülbül'' türküsünün adını verdiği ilk plağını çıkardı. Çok beğenilen buplağı, diğer plak, kaset ve konserler takip etti.

''Hepimiz bu devletin sanatçısıyız''

İstanbul'da 2 yıl yaşayan Ertaş, daha sonra Ankara'ya yerleşti.Gazinolarda çalışan ozan, sağlık sorunları nedeniyle 1979'da Almanya'ya gitmekzorunda kaldı.

Çocuklarının eğitimi ve sanatsal çalışmalarından dolayı 23 yıl Almanya'dakalan büyük ozan, 2000 yılında İstanbul'da verdiği konserle Türkiye'deki sahnehayatına geri döndü.

İzmir'e yerleşen ''Bozkırın tezenesi'', Süleyman Demirel'incumhurbaşkanlığı döneminde kendisine sunulan ''Devlet Sanatçısı'' unvanını,''Hepimiz bu devletin sanatçısıyız, ayrıca bir devlet sanatçısı sıfatı banaayrımcılık geliyor'' diyerek kabul etmedi.

Ozana, 2006 yılında TBMM tarafından Üstün Hizmet Ödülü verildi. BirleşmişMilletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO da 2010 yılında Ertaş'ı ''Yaşayanİnsan Hazinesi'' olarak ilan etti.

Çok sayıda ünlü onun türkülerini seslendirdi

Yıllar önce ''Kırşehirli Mahalli Sanatçı'' olarak bilinen Neşet Ertaş'ın çok sayıdaki türküsü Barış Manço, Cem Karaca, Selda Bağcan, ZekiMüren başta olmak üzere pek çok ünlü isim tarafından da seslendirildi. Sonyıllarda sağlık sorunları nedeniyle İzmir ve İstanbul'da tedavi gören, çeşitlioperasyonlar geçiren Ertaş, bir süre önce Medical Park İzmir Hastanesi'nekaldırılmıştı.

69 yaşındaki Ertaş'ı tedavisi süresince eşi Seyhan, çocukları Döne, Cananve Hüseyin Ertaş yalnız bırakmadı.


 
GAZETE HABERLERİ
 

E DEVLET LİNKLERİ
 
Online E-Devlet Hizmetleri
TC Kimlik No
Vergi Kimlik No
SSK Hizmet Dökümü
İnternet Vergi Dairesi
Motorlu Taşıtlar Vergisi
Telefon Rehberi
ÖSYM Sınav Sonuçları
ÖSYM Sınav Sonuçları
ÖSS Sonuçları
KPSS Sonuçları
KPDS Sonuçları
LES Sonuçları
TUS Sonuçları
ÜDS Sonuçları
ALS Sonuçları
DGS Sonuçları
Diğer Sınav Sonuçları
ÖSYM Sınav Takvimi
E-Devlet Linkleri:
Devletim.com
Online Hizmetler
Milli Eğitim Bakanlığı
Üniversiteler
Sağlık Bakanlığı
Emeklilik Hizmetleri
Hukuk ve Adalet
Emniyet Hizmetleri
Ekonomik ve Mali İşler
İş ve Eleman Arama
Genel Devlet Kurumları
Bakanlıklar
Valilikler
Belediyeler
Kaymakamlıklar
Siyasi Partiler
Silahlı Kuvvetler
Sivil Toplum
Engelli Sayfaları
Elçilik - Konsolosluklar
Avrupa Birliği
K.K.T.C.
Turizm
Tatil ve Gezi Rehberi
Deprem Linkleri
Haber Kaynakları
KARMA RADYOLAR
 


 

CANLAR ERZİNCAN TERCAN SAYFAMIZA HOS GELDİNİZ SEFA GETİRDİNİZ

SAYFAMIZ İCİN ESKİ KÖY RESİMLERİNİ BENİM BURAYA VEYA FACE SAYFAMA ATABİLİRSİNİZ

KÖY DÜGÜNLERİNİZİ ATABİLİRSİNİZ KÖY SAYFALARINIZA
DÜGÜN NİŞAN DAVETLERİNİZ ATABİLİRSİNİZ
ESKİ DOSTLARINIZLA BURDA BULUŞABİLİRSİNİZ
KÖYDE HAKKA GÖC EDENLERİ YAZABİLİRSİNİZ
KÖY FESTİVALLERİNİZİ VE SOSYAL FALİYETLERİNİZİ YAZABİLİRSİNİZ

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol